ANA SAYFA

15 Eylül 2011 Perşembe

SAKALAR (İSKİTLER)

İskitler'in Tarih sahnesine yaklaşık MÖ 1000 li yıllarda çıktıkları tahmin ediliyor. Orta Asyadan başlayıp neredeyse balkanlara kadar olan toprakların tamamına hükmetmişlerdir. Zamanının en güçlü imparatorluğunu kurmuşlardır. Kurdukları güçlü imparatorluk ve sahip oldukları çok geniş topraklar sayesinde Avrasya kıtasında bulunan tüm kavim ve medeniyetlere tesir etmişlerdir.

İlk olarak Öntürk kavmi olan Kimmerleri Kırım ve kuzey Karadeniz bölgesinden kovdular, Kimmerler bu nedenle göç edip Anadoluya girerek orada bulunan tüm kavimleri yenmişlerdir. Anadolunun Tarih yapısını değiştirmişlerdir.

İskitlerin en önemli rakibi olan Kimmerlerin bölgeyi terk etmesinden sonra daha zayıf olan Got ve Frankler fırsat bulunca buraları terk etmişler ve şimdiki avrupa halklarının oluşmasını sağlamışlardır.

Kibir ve kendini beğenmişlikte en üst noktalarda olan Persleri kendilerine düşman bilen İskitler onların üzerine yürüdüler ve her seferinde büyük galibiyetler aldılar. (Ne zaman İskitler yıkılıp tarih sahnesinden çekildiler, o zaman Persler, Anadolu ve Yunanistan'a saldırıp herşeyi yakıp yıkmışlar ve medeniyetleri geriye götürmüşlerdir. Bakınız TERMOFİL SAVAŞI)

İskitlerin çok ilginç adetleri vardı. Çoğunlukla göçebe yaşarlardı. Göçleri sırasında 2 çift yada 3 çift öküzün çektiği arabalar kullanırlardı. Bu arabaları keçe ile kaplarlar ve hareket eden bir evleri olurdu. Erkekleri at ile Kadınlar ise bu arabalarda göç ederlerdi. Genelde dağınık yaşayan boylar ve kabileler şeklindeydiler. Hasat zamanı bir araya gelirlerdi.

Kız çocukları dünyaya geldiklerinde sağ göğüsleri kızgın demirlerle dağlanırdı. Böylece sağ kol ve omuzları daha güçlü olurdu. Bir kız evlenene kadar savaşlara katılırdı. 3 düşman öldürmeden evlendirilmezdi. Evlendikten sonra savaşlara katılması yasaktı.

İnsanlar genelde çok yemek yerler ve etleri mümkün olduğunca pişirerek yerlerdi. Ata iyi binebilmesi için çocuklarını kundaklamazlardı ve bu da kısa boylu olmalarına neden oluyordu. Genel yapıları kısa boylu geniş gövdeli güçlü ve sağlamdı. Çok iyi at binen, ok ve yay kullanmakta usta, savaşlarda bunların dışında balta ve kılıç da kullanan savaşçı bir kabileydiler.

Antik Yunanistan ile ticari ve siyasi ilişkiler kurmuşlardır. Bu nedenle İskitler hakkındaki bilgilerin çoğu Yunanlı tarihçilerden kalmadır. Özelllikle HEREDOT ve HİPOKRAT İskitler hakkında çok detaylı bilgiler vermişlerdir.

Günümüz Tarihçilerinin bir kısmı İskitlerin, İranlı olduğunu savunsalar da bunun hiç bir dayanağı yoktur. Lakin konuştukları dillerde birkaç kelime dışında ortaklık göze çarpmaz. Ayrıca HEREDOT'un anlattıklarına bakacak olursak; İskitlerle, İranlılar birbirlerinden çok farklıdırlar der.

Zaten İran menşeili kaynaklarda İskitlere TURAN ÜLKESİ denilir. AFRASİYAP bu ülkenin hakanıdır ve İranlılarla çok kereler savaşmış birisi olduğu belirtilir. İran'ın en önemli destanı ŞAHNAME de bu savaşlar anlatılır. Bu destanda adı geçen Afrasiyap kesin olarak kanıtlanmıştır ki ALPER TUNGA dır. Alper Tunga destanında da bu savaşlardan söz edilir. Şahname'nin yazarı Firdevsi Zal Oğlu Rüstem'i överken şöyle demiştir. "Rüstem öyle bir kahramandır ki Turan Ülkesinin Sultanına meydan okumuştur." Buradan bile anlaşılıyor ki İranlılar Türklerden ne kadar korkmaktadırlar.

Batılı Tarihçilere göre antik çağlardaki uygarlıkların kökenini çok kısır kabul ederler onlara göre Mezopotamya milletleri, Araplardan. Anadolu kavimleri Hint-Avrupa dan, Önasya milletleri İranlılardan, Avrupa milletleri de Yunanlılardan gelmektedirler. Oysa yeni yeni bulunan kayıtlara göre pek çok medeniyetin temelinde Türk soyu bulunmaktadır.

Biz bunu kabul etsek te etmesek te bu böyledir. Bunun bilincinde olan ATATÜRK, tarih konusunda pek çok mesai harcamış ve bunun sonucunda ETİ MADEN, SÜMERBANK gibi kurumlara onların adını vermiş ayrıca Ankara'da bazı semtlere (SAKALAR, İSKİTLER) eski Türk kavimlerinin isimlerini koymuştur.

14 Eylül 2011 Çarşamba

HİTİTLER

Anadolu ve ilk medeniyetler denildiğinde akla ilk gelen uygarlık. Anadolu'ya tamamen hükmetmiş muhteşem bir medeniyet. Kesin olmaması ile birlikte en geç MÖ 3000 li yıllarda Anadolu'ya geldikleri tahmin ediliyor. Hint-Avrupa kökenli bir topluluktur. Ne var ki Hititlerden kalma hiç bir yazı bu dille okunamamaktadır. (Zaten pek az yazıt tam anlamıyla okunabilmektedir.)
Hititler hakkında en detaylı bilgileri Asur Ticaret Kolonilerinin yazıtlarından ulaşılabilir. Onlara göre Hititler Kafkasya taraflarından Anadolu'ya göç etmişlerdir. Hititler kendilerine NESİLİLER der.
Hititler'in en ilginç tarafı içinde bulunduğu toplumun tüm adetlerini sonuna kadar kabul etmesi ve o topluluk içinde erimesidir. Onlardan önce Anadolu'da yaşayan Hattililer'in tüm adetlerini o kadar çok benimsemişlerdir ki
bu iki topluluktan kalan yazılar ve eserler birbirine karıştırılmaktadır. Hatta çok yakın zamanlara kadar bu iki topluluğun birbirinin aynı olduğu kabul edilmişti. Ama en son yapılan araştırmalarda bunun böyle olmadığı, iki toplumun birbirinden farklı olduğu yönünde ki görüşler netleşmeye başladı.

Öyleyse bu kadar benzerlik nereden gelmektedir.
Bunun 2 sebebi olabilir. 1. Hititler Anadolu'ya geldiklerinde  çok güçlü bir topluluk olan Hattililerle savaşmaktan çekinmişler ve koşulsuz olarak biat etmişlerdir. Bu nedenle tamamen asimile olmuşlardır.
2. Hititler Anadolu'ya geldiklerinde kendi akrabalarını görmüşler ve zaten var olan gelenek ve adetlerine devam etmişlerdir.
İlki akla yatkın gelebilir ancak bu tezdeki sorun bu kadar cesaretsiz bir şekilde biat eden bir toplumun bu denli büyük bir uygarlık kurması çok zordur. Çünkü ezik ve silik bir topluluk o dönemin koşulları da düşünüldüğünde köle olmaya mahkumdur. Ayrıca Hititler Anadolu'ya geldiklerinde daha ileri düzeyde bir çağ yaşamaktaydılar. Demiri işleyebiliyorlardı. Bu nedenle diğer topluluklara göre nisbi olarak çok daha güçlüydüler.
2. Tez bu koşullara göre daha makul gelmektedir. Ancak konuşulan diller birbirinden farklı olması akıllarda soru  işareti getiriyor.
Fakat burada da başka bir soru işareti daha var. Bu iki topluluk arasında bu kadar benzerlik varken ve iki ayrı kültürün eserlerinin hangisine ait olduğunu bile henüz ayıramazken iki toplumun farklı diller konuştuğunu nereden bilebiliyoruz. Sanırım çok büyük bir hataya (Daha doğrusu yalana) tanık oluyoruz.
Hititler Anadolu'ya kafkaslardan gelmişlerdir. O dönemde orta asya'ya hakim olan BİR OYBİL konfederasyonuna bağlı bir kavimdir. Tıpkı çok daha öncelerden buralara gelen ve kültürleri birebir örtüşen HATTİLİLER gibi.  Belkide buraya geliş sebepleri eski gücünü kaybeden ve diğer toplumların gelişimlerine ayak uyduramayan Hattililer'e yardım için bile gönderilmiş olabilirler.
Kavimler göçü sanıldığı gibi MS ki dönemlerde başlamamıştır. Bu göçler binlerce yıldan beri devam etmektedir. Hititlerin Anadolu'ya geldiği düşünülen dönemlerde Yunanistan ve Ege adalarına Dorlar gelmişlerdi. (Belki bir kaç yüzyıl fark olabilir.) Dorlarda tıpkı Hititliler gibi Hint -Avrupa kökenli ve kafkasya tarafından gelen denizci bir kavim. Aynı zamanda TÜRK olduğu kesin olan SAKALAR (İSKİTLER) de Hint-Avrupa kökenli bir millettir.  Bu dönemlerde çok enteresandır Mayalar da tarih sahnesinde görülmeye başlanır (MÖ 2500) Bu dönemlerden kalma en önemli bulgu ise MÖ2500-3000 li yılları anlatan GILGAMIŞ destanıdır. Destana göre bu dönemde çok büyük bir tufan olmuş ve bu tufandan sadece UTNAPİŞTİM (Hz NUH) kurtulmuştur.

Konu hakkında çok fazla tez vardır. Bunlar daha sonra ele alınabilirler. Hititlere gelince, şu bir gerçek ki Hititler Anadolu'ya geldiklerinde Demir çağını yaşıyorlardı. Oysa Anadolu'da bulunan kavimler halen Tunç çağındaydılar. Tıpkı DORLAR gibi. Onlarda Yunanistan'a geldiklerinde buralardaki halklar Tunç çağındaydılar.