Yazarın bu fantastik öyküsünün altında çok detaylı bir araştırma da yatmaktadır. Konan romanları dünya ya yayılmadan önce neredeyse kimse KİMMERYA diye bir yerden ve tarihten habersizken, bu romanlarla birlikte merak içinde böyle bir devletin olabileceği araştırmaları yapılmıştır. Bulunan arkeolojik kalıntılarda gerçekten roman ile paralellik gösteren bir takım kanıtlara rastlanmıştır. Romanda tarif edilen kahraman, siyah ve gür saçlı, elinde kılıcı ile tam bir TÜRK karakteridir.
Bazı görüşlere göre, Yazar Romanını yazarken CENGİZ HAN'dan esinlenmiştir.
Romanda başlangıçta söylenen şiir (Yazarın 30 yıllık bir ömrü olmuş ve bu süre içinde tahminen 700 ün üzerinde şiir yazmıştır.) çok düşündürücüdür.
Burada anlatılan Atlantisin yok oluşu ve Atlantisin görkemli şehirleri Bu kayıp kıta için söylenen tezler ile birebir örtüşmektedir. Ayrıca 7 kök soy ve başka bazı tarih tezlerinde de karşımıza çıkan ATLANTİS'İN BATIŞINDAN SONRA YENİ BİR ÇAĞ (5. KÖK SOY) BAŞLAR. Tezini de bir mısra da anlatmaktadır.
Romana göre Konan kadınlardan hoşlanan bir karakterdir. En yakın arkadaşı (Sevgilisi değil arkadaşı, çünkü sevgilisi BELİT'tir) Kızıl Sonya bir Amazondur.
Şimdi Romanı bırakıp tarih sahnesine bakacak olursak; Kimmerler ilk önceleri Karadeniz'in kuzey kıyılarında yaşayan bir halktırlar. Bugünkü KIRIM bölgesinde ve bu bölgeye verilen ad onlardan kalmadır. İlk tarih sahnesine çıkışları M.Ö. 15. yüzyıl civarıdır. Yıllar içerisinde güçlenen İskitler bu kavmi zorlamaya başlarlar. At binmekte ve atları savaş için kullanmakta İskitler kadar iyi olamadıklarından ve ordularının hepsi piyadelerden oluşmasından dolayı güçlü süvari birliklerine sahip İskitler karşısında bozguna uğrayarak anayurtlarını terk etmek zorunda kalmışlardır. Göç yolları genellikle Karadeniz kıyıları olarak devam etmiştir. Bu göç tarihleri muhtemelen M.Ö 800 lü yıllardır. Savaş kabiliyetleri çok büyük olan Kimmerler O dönem Anadolu da bulunan tüm devletleri ve onların İttifak güçlerini sıra ile yerle bir etmişlerdir. Edremit (Altınoluk) kıyılarına kadar ilerlemişler ve Lidya ve Asur ortak güçleri ile savaşarak Orta Anadolu'ya yönelmişlerdir. Girdikleri savaşların pek çoğunu kazanmışlar, yenildikleri savaşlardan hemen sonra ise ordularını yeniden toparlayıp intikamlarını almışlardır.
Kimmerlerde siyasi yönetim biçimi neredeyse yoktur. Aslında başta bir kral vardır ama bu kral askerler tarafından belli kriterlere göre seçilmektedir. En iyi savaşan, en cesur olan ve savaşta en çok yarar gösteren askeri kral (Daha doğrusu lider) olarak seçiyorlardı. Kimmerlerin en büyük önderleri DUGDAMME sıradan bir askerken, çok görkemli bir önder olarak seçilmiştir ve çok büyük zaferler kazanmışlardır. Ancak devamlı ve güçlü bir yönetim biçimleri olmadığından ve Dugdamme'nin bir savaş esnasında ölmesinden sonra olması gereken bir çöküş yaşadılar. Dugdamme nin ölümü ile yıllardır savaştıkları Lidyalılar, Frigler ve Asurlular tarafından tarih sahnesinden silindiler. Geride kalan Kimmerler ya Bugünkü Altınoluk bölgesinde kaldılar, ya da Doğuya gittiler. Geri de Kimmerler adına pek bir şey kalmadı.
Kimmerlerin kim olduğu konusunda pek çok fikir vardır. Bunların en kabul göreni Kimmerlerin Anadolu'dan kaçmasından sonra Bulgaristan bölgesine gitmeleri ve şimdiki Bulgar neslinin Atası olduğudur. Bazı Tarihçiler Kimmerleri Türk olarak söyler. Bazıları da İranlıların Atası kabul ederler.
Yorum size kalmış. Ama bir KONAN efsanesi vardır. Ve bu efsane gerçek tarihle neredeyse birebir örtüşmektedir.
.
.
.